MARİA MONTESSORİ KİMDİR?

İtalya’nın ilk kadın doktoru ve pedagogu Maria Montessori 1870 yılında İtalya’da Ancona yakınlarında doğdu. 1896 yılında tüm engellere rağmen tıp fakültesini bitirerek ilk kadın tıp doktoru oldu. Roma üniversite hastanesinde hasta çocuklarla çalışırken yaptığı gözlemler onda bu çocukların eğitimi üzerine ilgi uyandırdı.

 

1427bcf7655879698459e339dfb0dcbaO, çocukların hareket aracılığı ve tüm duyularını kapsayan anlamlı etkinlikler sayesinde beden, ruh, zihin olarak en iyi şekilde geliştiklerini ve kişiliklerini yapılandırdıklarını gözlemledi. En önemli keşfi ise, bu geliştirme çalışmalarının çocuğun bizzat kendisinde olan iç yasaları izleyerek gerçekleştirdiklerini fark etmesi oldu.

 

Yetişkinin çocuğa, gelişim iç dürtülerini kullanabilmesi için doğru çalışma malzemeleri, oyun ve çalışma imkanları sağlayan alan ve zaman sağlama görevi vardır.

 

Maria Montessori bilhassa Fransız padagog Seguin ve diğer öncü eğitim düşünürlerini inceleyerek onların geliştirdiği çalışma malzemelerini daha da geliştirir ve kısa zamanda pedagojik başarısı tüm dünyaya yayılır. Dünyanın her yerinden eğitimle ilgilenen insanlar Roma’da açılan ilk çocuk evini ziyaret ederler.

 

Montessori’nin eğitime getirdiği yeni bakış açısı çok kısa zamanda başka ülkelerde de tanınarak uluslararası kabul görecektir. Bu durum günümüz de devam etmektedir.

 

Eğitim yöntemini tanıtmak ve öğretmek için Avrupa’dan Amerika’ya, hatta Hindistan’a seyahatler yapar.

 

Yaşamının sonuna kadar insanoğlunun yeryüzünde bulunma nedeninin sorumluluğunu anlamasının önemini ve eğitimin öncelikli amacının dünya barışını korumak olduğunu vurgulamıştır.

 

1950 yılında ölünceye kadar yaşamını sürdürdüğü ülke olan Hollan’dadan Nobel Barış ödülüne aday gösterilmiştir. İki yıl sonra 82 yaşında geride dolu dolu bir yaşam bırakarak ölmüştür.

 

Montessori eğitiminin temel kavramları-yapı taşları ve uygulamaları:

 

Maria Montessori’ye göre, çocukta gelişim yetişkinler tarafından değil çocuğun kendisinin bildiği bir iç bireysel plan ve tempoda gerçekleşir. Böylece gelişim, her çocukta farklı yaşanır. Montessoriye göre aynı zamanda çocuk bu gelişmeyi izleyecek ve gerçekleştirecek güce de sahiptir. Gelişmenin sürekliliği, çocuğun duyarlı dönemlerinde çevresindeki belirli ve zamanla değişen alanlara dikkatini yöneltmesi şeklinde kendini gösterir. Bu aşamalarda çocuğun bilgiyi çok kolay ve bütünsel olarak sahiplenmesi önemlidir.

 

Montessori dil, düzen ve hareket için hassas dönemlerden söz eder. Bir çocuğun günlük rutini içinde değişmeyen ihtiyacı; çevresini keşfetmek, içten gelen tekrarlanan taleplerini gerçekleştirmek ve ilişkiler kurmaktır. Nesnelerle çalışıp yeni şeyler üretebilir. Bu ancak ona güven veren bir çerçevede gerçekleşir. Çocuk hareket sayesinde çevre ile temas kurar ve çevresine yerleşir. Hareket ve algılama, bilhassa dokunma ve ellerle kavrama çocuksu öğrenme için temel koşullardır. İstisnasız her çocuk duyarlı evreleri yaşar ancak bu her çocukta farklı zamanlarda ortaya çıkar.

 

Yetişkinler çocukta gelişmelerin gerçekleşme hızı üzerinde doğrudan bir etkiye sahip değildirler, ancak çocuğun içinde yaşaması için hazırlanan çevreyle onu yeni ilişkiler kurabilmesi için teşvik edebilirler.

 

Montessori yönteminin bir başka temel unsuru çocuğun bağımsızlığıdır. Başlangıçtan itibaren çocuksu gelişimin hedefi kendi işini yapmak ve bağımsızlaşmaktır. Her çocuk küçük adımlarla, yetişkinlerden bağımsızlaşmaya ve kendi başına faaliyeti ta baştan amaçlamaktadır. Montessori “kendim yapabilmem için yardım et” talebini pedagojisinin yol gösterici ilkesi yapmıştır. Bu çocuğun bir yetişkinin yardımına ihtiyacı olduğunu vurgular, ama bu sadece ihtiyaç kadar yardım demektir. Yetişkin çocuğun kişiliğine saygı gösterir, onun bireysel elişim hızını ve bağımsızlaşmanın öncelikli arzusu olduğunu kabul etmek zorundadır.

 

Maria Montessori çocukları “dikkatin polarizasyonu”na yönelten ve istenen etkinliği sık sık “tekrarlama” imkanı sunarak böylece çocuk ihtiyaç duymadan onu yeni çalışma alanlarına doğru ilerlemeye teşvik eden malzemeler geliştirdi.cocuk5

 

Bunun için ön şart çocuğun çalışmayı “serbest seçim ” idir. Çeşitli öğrenme alanları duyusal, günlük hayatın alıştırmaları malzemeleri, dil, matematik kozmik materyal ve çalışmaları öğretmen aracılığıyla tanıtılır. Çocuk kendi memnuniyeti için ilgilendiği malzemelerde bulunan öğrenme hedeflerine ulaşıncaya kadar materyali tekrar eder. Montessori buradan yola çıkarak çocuksu oyunun da çocuğun gelişimi üzerinde ciddi bir çalışma olduğunu varsayar.

 

Ciddi çalışmalar çocuklarda derin konsantrasyonun yolunu açar. Bu durumu Maria Montessori “dikkatin Polarizasyon”u olarak adlandırır. Bu durum çocukların kendi iç düzeniyle ilgilidir ve hayatın birçok alanına uygun olarak “hazırlanmış çevre” de gerçekleşir.

 

Çocuk evimizin kuruluş gayesi günümüz toplumunun ve yaşadığımız çevrenin tüm imkanları, problemleri ve sınırlarını kavrayarak çocuklarımızın yaşam koşullarını Maria Montessori’nin saptadığı pedagojik temellerde belirlenen kavramlarla bütünleştirmektir. Çocuğa uygun sosyal, toplumsal sorumluk ölçüleri eğitim anlayışımızı belirler